|
Tweet |
Karakurt, Kıbrıs halkı içinde giderek artan İngiliz hayranlığına ve Türkçeden uzaklaşma eğilimlerine tepki göstererek bunun bir kimlik aşınması olduğunu söyledi. “Kıbrıs Türkleri bugün Türkiye’nin sağladığı tüm imkânlarla yaşıyor. Elektriğini, suyunu, maaşını Türkiye karşılıyor. Buna rağmen Türkçeye, Türk kültürüne uzaklaşmaları üzücüdür.” dedi.
Genel Başkan, bu tabloyu sadece Kıbrıs halkına değil, Türkiye’nin kendi ihmallerine de bağladı: “Kıbrıs Barış Harekâtı sonrası yerleşim politikalarında hatalar yapıldı. Oraya yönlendirilen bazı gruplar Kıbrıs’ta yanlış bir imaj bıraktı. Ama bu, Kıbrıs’ın Türk kimliğini tartışmaya açmaz. Biz bu toprakları 1974’te kurtardık, orada dökülen kan bu milletin kanıdır.” ifadelerini kullandı.
Karakurt, seçimlere katılım oranının düşüklüğünün ve yabancı etki alanlarının tehlikeli bir zemin yarattığını belirterek, “Yüzde 50’nin altındaki katılımla Kıbrıs’ın kaderi belirlenemez. O topraklar Türkiye’nin stratejik güvenlik hattıdır. Eğer tehlike boyutu Kıbrıs’ı kaybetme noktasına gelirse, demokrasi zaten rafa kalkmış demektir.” dedi.
Kıbrıs’ta toplumsal uyumun yeniden sağlanması gerektiğini vurgulayan Karakurt, şu önerilerde bulundu: “Kıbrıs’ta hem yerel halkın hem de Türkiye’den giden vatandaşların bir arada güven içinde yaşayacağı bir düzen kurulmalıdır. Kıbrıslıların rahatsızlık duyduğu unsurlar da dikkate alınmalı, ancak bu, Türkiye’nin ada üzerindeki haklarını zayıflatmamalıdır. Kıbrıs’ın toplumsal ahengi, milli güvenliğimizin bir parçasıdır.”
Karakurt açıklamasını şu sözlerle tamamladı: “Bizim meselemiz sadece Kıbrıs değil, Türkiye’nin geleceği, Türk milletinin bekasıdır. Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır. Bu dava, milli bir davadır ve geri dönüşü yoktur.”